top of page

AİLEDE CİNSELLİĞİN KONUŞULMASI

Güncelleme tarihi: 8 Kas 2021

Ebeveynler, çocuğun ilk yaşam kılavuzlarıdır. Çocuk, aile dışından

edindiği tüm kazanımları aileden aldığı verilere göre düzenleme

eğilimindedir. Bu yüzden aile, her konuda olduğu gibi, cinsellik

konusunda da çocuğun algılayabileceği düzeyde çocuğa en doğru

bilgiyi vermekle yükümlüdür.

Çocuğa gereğinden fazla bilgi vermek çocukta travmalara yol

açabileceği gibi, çocuğu hafife almak da çocukta yetersizlik,

gereksizlik gibi olumsuz duyguların oluşmasına sebep olabilir. Çocuk, aynı soruyu her yaşta sorabilir, sorgulayabilir. Eskiden aldığı

cevapları unutmaz. Her dönemde aldığı cevapları eşleştirir. Bu

durum cinsellik konusunda da böyledir. Bu yüzden çocuğa verilecek

cevaplar, ileride ikili mesajlar almasına sebep olmayacak cevaplar

olmalıdır. Çocuğun seviyesine uygun davranmak, çocuğa yalan

söylemek demek değildir. Ailenin bu konuyla ilgili görevlerinden biri

de, çocuğun hangi gelişim evresinde olduğunu iyi takip etmek,

çocuğun bu dönemlerde kendiyle ilgili hangi bilgilere sahip

olduğunu bilmek, çocuğun aslında neyi sormuş olabileceğini iyi

idrak etmek ve buna en uygun cevabı vermektir.

Toplumsal önyargılar, eğitim durumu, psikolojik durum, sosyo-

ekonomik durum gibi birçok değişkene bağlı olarak, aileler cinselliği

konuşma konusunda çekingen kalabilirler. Bu durumda ailenin

mutlaka profesyonel bir uzmandan yardım alması gereklidir.

Çocuk için öğrenmenin belli bir yeri ve zamanı yoktur. Çocuk her an,

her yerde yeni bilgiler edinir. Öğrenebileceği hiçbir bilgiyi es

geçmez. 3 Çocuğun, cinselliği utanılası, ayıp veya yasak olarak

algılaması ile cinselliğinden utanmadan kendini kabul etmesi,

yalnızca alacağı bu cevaplara bağlıdır.

Çocuk, ailesini "her şeyi bilen" olarak görür ve belli bir yaşa kadar bu

güveni duymalıdır. Bu yüzden aile, cinsellikle ilgili konuşurken rahat

olmalıdır. Çocuğun ileride sorunsuz bir cinsel hayatının olması için

en gerekli şart, aileden, kendi yaşına uygun ve net cevaplar almış

olmasıdır.

Ailede cinsel bilgiyi veren kişi, genelde çocuğun hemcinsi

ebeveynidir; fakat bu durum, kesinlikle olması gereken durum

değildir. Hangi ebeveyn cinselliği konuşurken kendisini daha rahat

hissediyorsa, çocukla o konuşmalıdır. Burada çocuğa öğretilmek

istenen şey gruplaşmak değil, yalnızca en sağlıklı, en güvenilir cinsel

bilgilerdir. Çocuğun cinsel kimliğinin oluşması, cinsel bilgileri yaşına uygun

olarak en açık şekilde edinmesine bağlıdır. 2-3 yaşından itibaren

çocuk, kadın-erkek farklılıklarını, bu dünyaya nasıl geldiğini ve anne-

babaların neden aynı yatakta uyuduğunu merak ederler. Bu durum,

kafalarındaki sorulara tatmin edici yanıtlar alana kadar devam eder.

Bu yüzden çocuğun, farklı yaşlarında alacağı her cevap, bir önceki

aldığı cevabın bir sonraki basamağı, aynı zamanda da bir önceki

cevabıyla tutarlı olmalıdır.

Toplumda yaygınlaşmış olduğu gibi, cinsel eğitim, bir seferde

konuşulup halledilecek bir konu değildir. Çocuk, edindiği her yeni

bilgiden sonra, elindekileri yeniden tartacak, eski verilerin getirdiği

yeni soruları yeniden anlamlandırmaya çalışacaktır.

Her insanın cinsel deneyimleri kendine özgüdür. Bu yüzden ebeveyn,

kendi cinselliği ile ilgili nasıl bir deneyime sahip olursa olsun, çocuğa

vereceği bilgiler nesnel olmalıdır. Çocuk, cinsellikle ilgili negatif

duygularla doldurulmamalıdır. Cinselliğin insana kendini iyi

hissettiren, üretmeye yarayan yönleri vurgulanmalıdır. Bu durumda

ailenin en büyük korkusu, çocuğun cinsel yaşamla erken yaşta

tanışmasıdır fakat bu duruma sebebiyet veren, ailenin konuşmaktan

kaçınan, baskıcı tutumudur.

Çocuk, ailesinden alamadığı her cevap için internetten, başka bir

büyükten veya güvenilirliği tartışılan ortamlardan cevap arayışına

girecektir. Konunun konuşulabiliyor olması, cinsellikle ilgili merakın

doyurulması anlamına geldiğinden, cinselliğin tanınmayan tarafı

sadece cinsel temas olacaktır. Bunu merak ettiğini, yaşamak

istediğini dile getirebilen bir çocuğa cinselliğin en uygun zamanını

anlatabilmek, elbette cinsel yaşamıyla ilgili bilgileri yanlış yerlerden

edinmiş çocuğa anlatmaktan çok daha kolay olacaktır.

Cinsellik yalnızca seks anlamına gelmez. Cinselliğin altında birçok

düşünce, birçok duygu, birçok yaşayış ve birçok durum vardır.

Çocuğun cinselliğini yaşayışı, ailesinden aldığı cinsel kültürle, cinsel

bakış açısıyla birebir bağlantılıdır. Çocuğa verilen cinsel bilgiler

yalnızca seksüel faaliyetlerden oluşan bilgilerle sınırlı kalmamalıdır. Çocuğun artık birey olmaya ilk kez adım attığı dönem, ergenlik

dönemidir. Aynı zamanda ergenlik, çocuğun mecazi ikinci

doğumudur. Ergenlik başlangıcına kadar vücudunu, cinsiyetini,

cinselliğini kabul etmiş olan çocuk, art arda ve bir sürü değişim

yaşayacaktır. Bu dönem öncesindeki her çocuğa ergenlikle ilgili bir

ön bilgi vermek, 4 çocuğun ergenlik dönemine geçtiğinde duyacağı

kaygıyı oldukça hafifletecektir. Hormonel değişimler, vücuttaki

gelişimler çocuğa tek tek anlatıldığında çocuğun kendine zarar

verebilecek davranışlardan kaçınması sağlanır.

Ergenlik, en çok hata yapılan dönemdir, fakat hatanın da

konuşulabildiği bir ortam, sonraki hataların önüne geçilmesini

sağlayabilir. Ebeveynin hatalara yaklaşımı da, ergenin ileriki cinsel

yaşamında kullanacağı kılavuzlardan biridir. Beden, ergenlikte bireyin en büyük düşmanı haline dönüşebilir. Bu

bakış açısına sebep olan durum ise bedenin hijyeninin korunması,

sivilceler, uygunsuz yerlerde boşalmalar, uygunsuz yerlerde adet

görmeler gibi durumlardır. Ergene bunlarla nasıl başa çıkabileceği

anlatılmalıdır. Cinsel eğitim, bedensel cinsel değişikliklerle sınırlı bir konu değildir.

Cinsel rollerin toplumdaki yeri, cinsiyetlerin eşitliği gibi konular

cinsel eğitimde fiziksel konular kadar önemlidir. Erkek cinselliğinin

daha önemliymiş gibi anlatılması, buna yapılan vurgular, kız

çocuklarının büyüdüklerinde kadın rolünü benimseyememelerine,

kendilerine uyum sağlayamamalarına ve kendilerini daha zor kabul

etmelerine veya kendilerini kabul edememelerine yol açabilir.

Her iki cinsiyetin de eşit derecede önemli olduğunu anlatmak,

ailenin en büyük toplumsal görevlerindendir.

Aile, her zaman tam donanımlı bir cinsel terapist olmak zorunda

değildir. Çocuğun ihtiyacı olan şey, yalnızca yalın, dürüst ve samimi

bilgidir. Aile, çocuğun cinsel gelişimini kendi egosunun üstünde

tutmalıdır. Çocuğun hiçbir sorusu cevapsız kalmamalıdır. Ailenin

yeterli bilgisi yoksa veya bilgiyi çocuğa aktarmada sıkıntı

yaşayacaksa, en uygun anlatım yolu için bir uzmana başvurmalıdır.

Böyle durumlarda çocuğa "bunu sana anlatmanın uygun bir yolunu

bulunca anlatacağım" demek ve sonrasında anlatmak, çocuğa güven

verir. Bu durumda aile hiçbir şey kaybetmiş olmaz.

Çocuklarının cinsel gelişimi sürecinde aile de kendi cinsel bakış

açısıyla yüzleşir. Konuşmaktan kaçındığı konularla karşılaşır. Bu

durum, ailenin de kendini gözden geçirmesi gerektiği bir durumdur.

Çocuklar için en büyük mükâfat pekiştirilmektir. Çocuklar

pekiştirilmiş davranışı sürdürme eğilimindedir. Bu yüzden çocuk,

hangi yaş grubunda olursa olsun, soru sorduğu zaman gülmeyle,

alayla karşılaşmamalıdır. Yalnızca, küçük çocuklara, cinsellikle ilgili

konuşmaların toplum içinde olmayacağı, yalnızken konuşulabileceği

öğretilmelidir. Çocuk soru sorarken kendini güvende

hissedebilmelidir. Çocuklar büyüyüp gelişirken, en merak ettikleri konuların başında

cinsellik gelir. Bu yüzden bununla ilgili çokça soru sormaları çok

normaldir. Ebeveynin görevi, sorular ne kadar çok olursa olsun

sorulara en doğru yanıtları verirken bir yandan da sabırlı olmaktır.

Ebeveynin çekindiğini, utandığını gözleyen çocuk ısrarcı olabileceği

gibi, tam tersi de olabilir. Çocuğun cinsellikle ilgili hiç soru

sormaması anormal bir durumdur. Çocuğun cinselliğe bakışını

gözlemek için ev içinde oynadığı oyunları izlemek iyi bir fırsattır.

Ailenin, cinselliğin toplumsal yapısını, cinsel yaşamın

sorumluluklarını ve cinselliğin kültürünü en doğru, ahlaki ve insani

şekilde öğretmesi gerekmektedir. Aksi takdirde cinsel sorularına tam

yanıt alamamış çocuk, internetten veya pornografik yayınlardan

cevap bulmaya çalışacaktır. Çocukların cinsel eğitimi konuşabilmesi,

aileden alabilmesi, kendi bedenine ve başkalarının bedenine saygı

duymasını sağlayacaktır. Cinsel dürtülerini, isteklerini ve faaliyetlerini

düzenlemelerine, kontrol altına alabilmelerine yardımcı olacaktır.



Comments


Yazı: Blog2_Post

Yusuf ÜÇBAŞ

Abonelik Formu

Gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!

MEŞRUTİYET CADDESİ KONUR SOKAK 24/14 ÇANKAYA/ANKARA

+905516384897

+903124251323

  • Google Places
  • YouTube
  • Instagram
  • Instagram
bottom of page