EVLİLİKTE YAŞANAN CİNSEL PROBLEMLER
- yusufucbas
- 8 Kas 2021
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 10 Kas 2021

Cinsellik kavramı, içinde birçok karmaşık duygu ve düşünce ifadesini,
toplumsal rol ve kimlik inşasıyla ilgili inanış ve seçimleri, biyolojik
anlamda güdüleri, fiziksel ve ruhsal sağlığı etkileyen birçok faktörü
barındıran bireysel ya da ilişkisel bir eylem olarak tanımlanabilir.
Psikolojik olarak bir başkasına yakınlık duyma, kendini ona açma,
güvenme, koruma, kişisel farklılıkları keşfetme ve tanıma, sevme ve
ilgilenmenin ya da öfkesini dile getirme, aşağılama, sahip olma ve
reddetmenin bir yolu olarak kullanılabildiği gibi, sosyolojik ve
evrimsel olarak türün devamlılığını sağlama, üreme, kültürün
aktarımı, nesillerin devamı gibi bir işleve sahiptir. Biyolojik olarak
cinsellik temel bir güdüdür, tüm bedenin ve zihnin sağlıklı
olabilmesi için gerekli bir eylemdir.
Eşler arasında herhangi bir alanda yaşanan ya da çiftin ortak olarak
başına gelen bir gobal stresin varlığı cinsel yaşamlarını paralel olarak
etkileyeceği gibi, cinsel yaşamda herhangi bir işlev bozukluğu ve
problemin de ilişki ve hayatın diğer alanlarını doğrudan etkileyeceği
öngörülmektedir. Dolayısıyla tedavi arayışı olan çiftlerin nerede sorun
yaşadıklarını belirlemek, kişileri engelleyen faktörleri ortadan
kaldırabilmek için büyük önem taşımaktadır. Terapistin bilgi,
deneyim ve ayırıcı tanılara hâkimiyeti çiftin kaderini belirleyebilir. Cinsellik son derece mahrem ve konuşulması güç bir alan
olduğundan neyin ‘normal’ olduğunu saptamak hem bilim insanları
hem de toplum için zordur. Araştırması zahmetli olan bu alanda
yaşanan sorunların bir sınıflandırma sistemine tabi olduğu,
çözümüne yönelik geliştirilen tedavi yöntemleri ve tedavi için
uzmanlaşmış cinsel terapistlerin olduğu zamanla daha iyi
bilinmektedir. Fakat bugüne kadar cinsel işlev bozuklukları
nedeniyle boşanma yoluna giden çiftlerin sayısı hiç de az değildir.
Evliliklerde cinsel sorunlara sıkça rastlanmaktadır. Dünyanın farklı
bölgelerinde yapılan çok sayıda araştırmanın değerlendirilmesi,
yaklaşık her üç kişiden birinin cinsel yaşamının herhangi bir
döneminde en az bir cinsel işlev bozukluğu yaşadığını
göstermektedir.
Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği’nin (CETAD) 2006 yılında
yaptığı kapsamlı bir araştırmaya göre, ülkemizde aktif cinsel yaşamı
olan bireyler arasında Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı alanlarından en
az birinde, yaşamlarının herhangi bir döneminde, en az bir kez veya
birden çok sorun yaşadığını belirtenlerin oranı %32’dir.
Comments