top of page

YAŞLILIK VE ANDROPOZDA CİNSEL YAŞAM

Güncelleme tarihi: 10 Kas 2021


Değişen sosyo-ekonomik yapı, kültürel yaşantı, özellikle yirminci

yüzyılın ikinci yarısında yaşlılık dönemini geçiren bireylerde derin

izler bırakmıştır. Önceki dönemlerde işe yaramazlık olarak algılanan

yaşlılık, günümüzde olgunluk, bilgelik gibi çağrışımlara aracı

olmaktadır.

Toplumda, yaşlıların cinsellikle ilgili daha çok tabuya sahip oldukları

algısı vardır. Bu yüzden yaşlıların cinsellikleri, mahremiyete saygı adı

altında, pek konuşulmaz. Yaşlıların cinselliğiyle ilgili bir diğer toplum

algısı ise yaşlıların cinselliğinin zarafetten uzak, çirkin ve estetik

olmayan düzende olduğudur. Bu tutumun sebebi topluma lanse

edilmiş çapkın yaşlı erkek modelidir. Bu tutum, ödipal-elektra

komplekslerine karşı geliştirilen tabudan kaynaklanır. Bu duruma

tepki olarak gelişen diğer durum, yaşlı cinselliğini "mazur gören" bir

toplum algısıdır. İlk bakışta makul görünse de, varlığı doğal bir

durumu anormalmiş gibi savunmak, bilinçdışında bu durumun

anormalleştirilmesine, bu yüzden de var olan problemlerin üstünün

örtülmesine sebep olmaktadır. Yaşlıların cinselliği ile ilgili sonuncu bakış ise, tüm yaş gruplarının

cinselliğinde problem yaratan bakış açısı; cinselliği yalnızca cinsel

organlara indirgemektir. Oysa yaşlı insanlar da tıpkı genç insanlar

gibi cinsel kimliklerini özgürce yaşama ihtiyacındadırlar. Sarılmak,

öpüşmek, değişen bedeni kabul edip cinselliklerini yaşamak isterler.

Yaşlıların aseksüel olarak algılanmasının uzun bir geçmişi vardır.

Toplumumuzda, menapoza girmiş kadın ve eşinin ilişkisi bacı-kardeş

ilişkisi olarak adlandırılır. Bu dönemdeki kadınlarla ilgili ilk çağrışım,

düşük özgüven, hayal kırıklığı ve işe yaramazlıktır.

Yaşlanma kişiye özeldir. Aynı rahatsızlıklara sahip bireylerin

yaşlanmasında bile farklılıklar gözlenebilir. Yaşlılar, sanılanın aksine,

yeni ortama uyum sağlamada oldukça hızlıdırlar. Bu durum değişen

cinsel faaliyetlerine uyum sağlamada da geçerlidir.

Yaşlıların cinselliğiyle ilgili atlanan en önemli nokta, yaşlıların

cinselliğinin yalnızca performans ve haz kısmına odaklanılmasıdır.

Yaşlılarda cinsellikle ilgili verilerin neler olduğu, araştırma konuları

arasında yer almaz. Bu da geçerli veriler elde etme açısından pek de

olumlu sonuçlar doğurmaz. Yaşlıları tam olarak değerlendirebilecek

testler de mevcut değildir. Yaşlılara uygulanan testler, genelde

gençler için hazırlanmış olan testlerdir. Yaşlıların cinselliğiyle ilgili ilk araştırma 1940'lı yıllarda ABD'de

yapılmıştır. Bazı değerler saptanmış olsa da, denek azlığı ve

araştırma yöntemlerinin güvenilir veri elde etmede yetersiz oluşu

sebebiyle sağlam verilere ulaşılamamıştır. Sonraki yıllarda, 10 yıl

boyunca süren kapsamlı araştırma sonucunda bazı tutarlı veriler elde

edilmiştir. Bunlar:

Cinsel birleşme sıklığı, yaşla ters orantılıydı.

Cinsel arzu, yaşla ters orantılıydı.

Erkeklerde cinsel arzu, aynı yaş grubundaki kadınlara oranla daha

yüksekti.

Yaşlıların cinsellikleriyle ilgili konuşmak istememesinin sebebi,

toplumun kendilerini yapıştırdığı etiketlerdir. Doğru bir tutum

karşısında yaşlılar, tüm sorunlarını açmaya hazır bir hale gelebilirler.

Bu yüzden yaşlılara yardımcı olacak hekimlerin psikoseksüel

temellerinin iyi olması gereklidir.

Örneğin herhangi bir problemle ilgili konuşurken, bunun yalnızca

yaşlılığa ait bir problem olduğunu ima etmek yerine, aynı konu

üzerinde çeşitli yaşlarla ilgili bilgi edinmeye çalışmak, yaşlı kişinin

kendini daha rahat hissetmesini sağlayabilecektir. Yaşlıların

cinselliklerinin araştırılmasıyla ilgili sorunlardan biri ise, araştırmacı

gruplarının genç bireylerden oluşmasıdır. Yaşlıların cinselliğine yardımcı olmak için gereken ilk adım cinsel

şikâyetin ne olduğunun ve bu sorunun başlamasında ve devam

etmesinde etkili olan faktörlerin araştırılmasıdır. Şikâyet yalnızca

cinsel işlevlerdeki azalma olmayabilir. Yanlış cinsel beklenti veya

azalan cinsel isteği kabullenememe de, yaşlıların problem olarak

nitelediği konulardandır.

Yaşlı erkeklerde en çok görülen şikâyet sertleşme sorunudur. Bu

sorun da diğer cinsel sorunlar gibi hem fizyolojik hem de psikolojik

açıdan ele alınmalıdır. Yaşlı erkeklerin bu sorun karşısında suçluluk,

anksiyete, panik ve/veya yetersizlik hissettiğinin bilinmesi önemlidir.

Sertleşme sorunu birçok sebepten yaşanabilir. Değer verilen bir

eşyanın veya kişinin kaybı, emeklilik, değişen statü gibi başlıklar bu

sebeplere örnek olarak sayılabilir. Bu durumların detaylı bir şekilde

araştırılması gerekir.

Erkeklerde yaş arttıkça cinsel uyarımın ve sertleşmenin

gerçekleşmesi için gereken süre de artar. Sertleşme oranı gençlik

dönemine göre daha azdır. Boşalma için daha fazla uyarı gerekebilir.

Boşalma daha az etkilidir ve meni miktarında azalma görülür. Ancak

orgazm etkisinde belirgin bir azalma olmaz. Ayrıca orgazm olmadan

da zevk alınan birleşmeler olabilir. Boşalma ihtiyacı azalır.

Boşalmadan sonraki yeniden isteme süresi uzar. Bu bazen saatler

hatta günler sürebilir.

Yaşlılar bakıma muhtaç kişilerdir. Bu yüzden yaşlıların cinsel

problemlerinin oluşmasında, yaşlılara bakan kişiler ve yaşlıların

kaldıkları yer etkili rol oynar. Yaşlıların cinselliğiyle ilgili yapılan

araştırmalar, yaşlıların cinsel sorunlarıyla ilgili yapılan araştırmalara

nazaran biraz daha fazladır.

Yaş, tüm sağlık fonksiyonları için olumsuz bir etkendir. Yaşlı

erkeklerde görülen sertleşme sorununda yaş, en önemli faktördür.

Sertleşmeyi etkileyen bazı yaşa bağlı 20 organik hastalıklar; koroner arter hastalıkları, kalp krizi, hipertansiyon, hiperlipidemi,

diyabet, genel damar hastalıkları olarak sayılabilir. Yaşa bağlı

hormon azlığı da önemli faktörlerden biridir. Eş çok önemli bir

faktördür fakat ne yazık ki eşle ilgili yeterli çalışma

bulunmamaktadır.

Yaşlılık dönemi, insanın ikinci kez çocuklaştığı dönemdir. Bu

dönemdeki cinsel sorunlar fizyolojik etmenlerle çok uzaktan

bağlantılı da olabilir. Yaşlandığı için performans anksiyetesi yaşayan

bir erkek, vücut fonsiyonları normal çalışıyor olsa bile sertleşme

sorunuyla karşılaşabilir. Durumu eşiyle konuşmaktan çekineceği için

cinsel birleşmede azalma görülecektir. Tüm bu sertleşme problemi

ve cinsel istek azalmasının sorumlusu olarak, artan yaş görülebilir.

Eşlerden biri fiziksel beceri kaybına uğrarsa, diğer eş ona saygı

duyduğunu göstermek adına cinsellikten kaçınabilir, hatta bu durum

yatak ayırmaya kadar ilerleyebilir. Bu durumun yorumlanması,

tamamen eşlerin önceki cinsel deneyimlerine bağlıdır. Eğer cinsellik,

gençlik dönemlerinde ödül veya ceza yöntemi olarak kullanılmışsa,

eşlerden birinin cinsellikten çekilmesi, diğeri tarafından ceza olarak

algılanacaktır. Fakat cinsellik, çiftler arasında bir bağ olarak

görülürse, bu gibi hastalık durumlarının atlatılması daha kolay

olacaktır.

Cinsel tutumlar, sosyo-ekonomik ve kültürel faktörlerle birlikte cinsel

bilgilerin bir birleşimidir. Yaşlıların eksik veya yanlış cinsel bilgiye

sahip oldukları, araştırmalar sonucu elde ettiğimiz verilerdir. Yaşlılar,

kültürel yapı ve toplumsal önyargı nedeniyle kendi cinsellikleri

hakkında olumsuz düşüncelere sahiptirler. Bu durum da yaşlıların

kendi cinsellikleri konusunda daha tutucu olmalarına sebep olur. Bu

konudaki açıklık ise evli olma durumuna, evlilik var ise eşin

tutumuna, kültürel birikime ve ekonomik rahatlığa bağlıdır. Yaşlanma, kuvvetten düşme, bakıma muhtaç olma gibi durumlar her

insanın korktuğu durumlardır. Alternatifi bulunmayan cinsel güçten

yoksun olma durumu bu gibi endişelerle ilişkilendirilebilir.

Korkularına odaklanan yaşlı, az sayılabilecek bir performans

düşüşünü kendine dert edebilir. Fiziksel olarak sağlıklı bir erkek tüm

dikkatini erotik uyaranlara verebilirken performans kaygısı yaşayan

bir erkek dikkatini erotik olmayan faktörlerde yoğunlaştırabilir.

Bazı erkekler, yaşlanmayla gelen performans kaybına olumsuz

duygusal dönütler vermezken kimi erkekler bunu içinden çıkılmaz

hale sokarlar. Buradaki değişkenler erotofobi ve erotofilidir.

Erotofobi, cinselliğe olumsuz duygusal yanıt vermedir (ansiyete,

pişmanlık, suçluluk gibi). Erotofililer cinselliğe çok ilgi gösterirler.

Fantazileri ve deneyimleri daha sık ve çeşitlidir. Bu farklılıkların

etkileri yaşlanınca kendini daha belirgin şekilde gösterir. Kişi için

cinselliğin anlamı ve önemi, cinsel değişimlerde yaşayacağı

değişikliklere göstereceği tepkilerin belirleyicisidir. Genç bireylerde

cinsel güvenin kriteri ilişki sayısı ve süresi iken, yaşlılarda cinselliğin

kalitesidir. Yaşlı bir erkek, yaşa bağlı sertleşme sorununun doğal olduğunu ya

kabul edecek, ya da bunu tehdit olarak algılayıp agresifleşecektir.

Cinsel aktivitenin yaşla azalsa bile, cinsel doyumun yaşla azalmadığı,

yaşlılara anlatılması gereken bir durumdur. Yaşlının bunu

anlayabilmesinin yolu ise, yaşının getirdiği değişimleri nasıl

algıladığıyla alakalıdırYaşlılarda gözlenen depresyon, anksiyete, daha az rastlanan şizofreni,

kişilik bozuklukları gibi rahatsızlıklar da cinsel performansın

düşmesine yol açabilir. Negatif yöndeki duygular erkeğin odağını

cinsellikten uzaklaştırır. Depresyon sertleşme sorununa, sertleşme

sorunu da depresyona yol açar.

Erkek cinselliğinin kaynağı %95’i testosteron hormonudur. Ayrıca kan

dolaşım sistemi, kemik yapısı ve karaciğer faaliyetlerinde de olumlu

etkileri vardır. Erkeklerde testosteron azalması ile görülen

karakteristik özelliklere hipogonadizm denmektedir.

Çocuklaşan ruh halleriyle yaşlılar, cinselliğin hazzını bir kenara

bırakıp cinselliklerini performans tablosuna dönüştürme eğiliminde

olabilirler. Bu bakımdan cinsel eğitim yalnızca çocuklara ve gençlere

değil yaşlılara da verilmelidir.

Hipogonadizmin başlıca belirtileri olarak karın bölgesinde yağlanma,

cinsel isteksizlik, vücutta güçsüzlük, kemik ağrıları, depresyon,

vücutta kıllanma ve uykusuzluğu sayabiliriz.

Yaşlılıkta ortaya çıkan ve yaşlıların cinsel hayatında değişikliğe sebep

olan hastalıklardan biri diyabettir. Diyabet hastalarında sertleşme

kaybı 3 kat daha fazla görülür. Bu hastalarda sertleşme kaybıyla

birlikte cinsel isteksizlik de gözlenir.

Sertleşme kaybıyla diyabet arasındaki ilişki aşağıdaki şekildedir:

- Sertleşme kaybı genelde diyabet tanısı konduktan on yıl içinde

gerçekleşir.

- Genellikle insüline bağlı diyabette sertleşme kaybı daha genç

yaşlarda gözlenir.

- Sertleşme kaybı, diyabete bağlı sinir kaybından oluşur.

- Diyabetteki damar komplikasyonları hastanın yaşı ile ilişkilidir.

- Diyabetin damar yapısı üzerindeki hasarı şeker seviyesinin anormal

düzeyde seyrettiği zamanlarla orantılıdır.

- Diyabet kontrol altına alındığında sertleşmenin düzeldiği görülür.

-Tüm bu veriler eşliğinde yaşlanmayla beraber görülen

hipogonadizme diyabet eklendiği zaman sertleşme kaybı riski artar.

Tedavide gecikilirse vücut tedaviye direnç oluşturur.

Üriner sinir sistemi rahatsızlıkları da sertleşme kaybına neden olur.

Özellikle kronik böbrek yetmezliği bu hastalıkların başında gelir.

Serebrovasküler hastalıklar, myokardial enfarktüs, hipertansiyon, kan

yağlarının artışı, damar hastalıkları damarların iç çeperinde hasara

yol açar. Bu yüzden sertleşme kaybı görülür. Ayrıca yaşlılığa bağlı

sinir kaybı nedeniyle de sertleşme kaybı yaşanır. Parkinson, bu

hastalıkların başında gelir.

Yaşlılar, gençlerde görülen bazı cinsel sorunlarla karşılaşabilirler.

Bunlar, tedavisi mevcut olan problemlerdir. Buradaki en önemli

nokta, tedavinin amacının yaşlı kişinin talepleri değil, yaşlı kişinin

yaşına uygun yaşayabilme yetilerine sahip olmasıdır. Bu, elbette bir

kayıp veya yenilgi değildir. Yaşlılıkta cinsel davranışların belirleyicisi,

cinsel yaşamın kalitesidir.

Sağlıksız beslenme, hareketsiz yaşam tarzı gibi metabolik

sendromlara sebep olan davranışlar sertleşme kaybının yaşanmasına

sebep olur. Kan şekeri dengesinin bozulması, erken deforme olan kas

sistemi yaşlılık hastalıklarının erken görülmesine yol açabilir.

Sertleşme kaybında kullanılan üç önemli ilaç vardır. Bunlar

Sildenafil, Tadalafil ve Vardanafil'dir. Sildenafil 25, 50, 100; Vardanafil

ve Tadalafil ise 10, 20 mg dozlarda alınabilir. En sık yan etkileri baş

dönmesi ve yüzde sıcak basmasıdır. İlaçlardan verim alabilmek için

cinsel ilişkiden belli bir süre önce kullanmak gereklidir. Ağır

yemeklerle kullanılmamalıdır. İlaçlar yalnızca cinsel uyarı olduğunda

etki gösterecektir. Doktor kontrolünde alındığında neredeyse

tamamen zararsızdır. Yalnızca, eş zamanlı olarak kullanılan ilaçlara

dikkat edilmeli, bu konuda hekim görüşü alınmalıdır. Sertleşme kaybının hem biyolojik hem de psikolojik sebepleri

bulunabilir. Bu yüzden en uygun yaklaşım, hastayla ilgili kapsamlı

veri topladıktan sonra belirlenmelidir. Aksi takdirde hastanın

sağlığında kalıcı hasarlar oluşturulabilir veya hasta boş yere

ümitlendirilebilir.

Düzenli bir ilişkisi veya eşi olan hastalarda cinsel terapi etkili tedavi

yollarından biridir. 1-4 ay arasında sürebilen bir süreçtir. Psikolojik

sebeplerle yaşanan sertleşme kaybının tedavisinde olumlu sonuçlar

vermektedir. Eğer hasta, bilinçdışı çatışmaları yüzünden sertleşme

kaybı yaşıyorsa dinamik yaklaşımlı cinsel terapi uygulamak gerekir.

Tedavi süresi uzayabilir. Hastada kişilik bozukluğu varsa bireysel

terapi alması önerilir.

Prostat büyümesi de sertleşme sorununa yol açabilir. İdrar yaparken

zorlanma, sık sık idrara çıkma ve mesanede rezidüel idrar kalması

şeklinde görülür. 51-60 yaş arası erkeklerde oldukça sık rastlanır.

Çeşitli ilaç tedavileri ve cerrahi müdahaleler, hastalığın tedavi

yöntemleri arasındadır.

Prostatit, tehlikeli prostat hastalıklarındandır. Bakteriyel ve

abakteriyel olmak üzere iki çeşidi bulunur. Tedavisi uzun süren bir

hastalıktır. Sebebi, antibiyotiklerin prostata ulaşamamasıdır. Tedavi

yöntemlerine başlanmadan önce, detaylı araştırılması gerekir.

Tedavisi tatmin edici olmayabilir.

Prostat kanseri prostat bezinin hücrelerinde görülen kötü huylu bir

kanserdir. Erkeklerde en sık rastlanan kanser türüdür. Kesin nedeni

ve tedavi yöntemleri hala araştırılmaktadır. Yağ içeren diyetler,

genetik ve artan yaş, tetikleyicileri arasında sayılabilir.

Diğer bir kanser tipi de mesane kanseridir. Görülme sebebi tam

olarak bilinmemektedir. En sık belirtileri, idrarda kan görülmesidir.

Fakar idrardaki kan yalnızca mesane kanseri anlamına gelmez.

Böbrek kanseri ve testis kanseri de yaşlılıkta görülebilecek kanser

tiplerindendir.


コメント


Yazı: Blog2_Post

Yusuf ÜÇBAŞ

Abonelik Formu

Gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!

MEŞRUTİYET CADDESİ KONUR SOKAK 24/14 ÇANKAYA/ANKARA

+905516384897

+903124251323

  • Google Places
  • YouTube
  • Instagram
  • Instagram
bottom of page