YAŞLILIK VE ANDROPOZDA CİNSEL YAŞAM
- yusufucbas
- 6 Kas 2021
- 6 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 10 Kas 2021

Değişen sosyo-ekonomik yapı, kültürel yaşantı, özellikle yirminci
yüzyılın ikinci yarısında yaşlılık dönemini geçiren bireylerde derin
izler bırakmıştır. Önceki dönemlerde işe yaramazlık olarak algılanan
yaşlılık, günümüzde olgunluk, bilgelik gibi çağrışımlara aracı
olmaktadır.
Toplumda, yaşlıların cinsellikle ilgili daha çok tabuya sahip oldukları
algısı vardır. Bu yüzden yaşlıların cinsellikleri, mahremiyete saygı adı
altında, pek konuşulmaz. Yaşlıların cinselliğiyle ilgili bir diğer toplum
algısı ise yaşlıların cinselliğinin zarafetten uzak, çirkin ve estetik
olmayan düzende olduğudur. Bu tutumun sebebi topluma lanse
edilmiş çapkın yaşlı erkek modelidir. Bu tutum, ödipal-elektra
komplekslerine karşı geliştirilen tabudan kaynaklanır. Bu duruma
tepki olarak gelişen diğer durum, yaşlı cinselliğini "mazur gören" bir
toplum algısıdır. İlk bakışta makul görünse de, varlığı doğal bir
durumu anormalmiş gibi savunmak, bilinçdışında bu durumun
anormalleştirilmesine, bu yüzden de var olan problemlerin üstünün
örtülmesine sebep olmaktadır. Yaşlıların cinselliği ile ilgili sonuncu bakış ise, tüm yaş gruplarının
cinselliğinde problem yaratan bakış açısı; cinselliği yalnızca cinsel
organlara indirgemektir. Oysa yaşlı insanlar da tıpkı genç insanlar
gibi cinsel kimliklerini özgürce yaşama ihtiyacındadırlar. Sarılmak,
öpüşmek, değişen bedeni kabul edip cinselliklerini yaşamak isterler.
Yaşlıların aseksüel olarak algılanmasının uzun bir geçmişi vardır.
Toplumumuzda, menapoza girmiş kadın ve eşinin ilişkisi bacı-kardeş
ilişkisi olarak adlandırılır. Bu dönemdeki kadınlarla ilgili ilk çağrışım,
düşük özgüven, hayal kırıklığı ve işe yaramazlıktır.
Yaşlanma kişiye özeldir. Aynı rahatsızlıklara sahip bireylerin
yaşlanmasında bile farklılıklar gözlenebilir. Yaşlılar, sanılanın aksine,
yeni ortama uyum sağlamada oldukça hızlıdırlar. Bu durum değişen
cinsel faaliyetlerine uyum sağlamada da geçerlidir.
Yaşlıların cinselliğiyle ilgili atlanan en önemli nokta, yaşlıların
cinselliğinin yalnızca performans ve haz kısmına odaklanılmasıdır.
Yaşlılarda cinsellikle ilgili verilerin neler olduğu, araştırma konuları
arasında yer almaz. Bu da geçerli veriler elde etme açısından pek de
olumlu sonuçlar doğurmaz. Yaşlıları tam olarak değerlendirebilecek
testler de mevcut değildir. Yaşlılara uygulanan testler, genelde
gençler için hazırlanmış olan testlerdir. Yaşlıların cinselliğiyle ilgili ilk araştırma 1940'lı yıllarda ABD'de
yapılmıştır. Bazı değerler saptanmış olsa da, denek azlığı ve
araştırma yöntemlerinin güvenilir veri elde etmede yetersiz oluşu
sebebiyle sağlam verilere ulaşılamamıştır. Sonraki yıllarda, 10 yıl
boyunca süren kapsamlı araştırma sonucunda bazı tutarlı veriler elde
edilmiştir. Bunlar:
Cinsel birleşme sıklığı, yaşla ters orantılıydı.
Cinsel arzu, yaşla ters orantılıydı.
Erkeklerde cinsel arzu, aynı yaş grubundaki kadınlara oranla daha
yüksekti.
Yaşlıların cinsellikleriyle ilgili konuşmak istememesinin sebebi,
toplumun kendilerini yapıştırdığı etiketlerdir. Doğru bir tutum
karşısında yaşlılar, tüm sorunlarını açmaya hazır bir hale gelebilirler.
Bu yüzden yaşlılara yardımcı olacak hekimlerin psikoseksüel
temellerinin iyi olması gereklidir.
Örneğin herhangi bir problemle ilgili konuşurken, bunun yalnızca
yaşlılığa ait bir problem olduğunu ima etmek yerine, aynı konu
üzerinde çeşitli yaşlarla ilgili bilgi edinmeye çalışmak, yaşlı kişinin
kendini daha rahat hissetmesini sağlayabilecektir. Yaşlıların
cinselliklerinin araştırılmasıyla ilgili sorunlardan biri ise, araştırmacı
gruplarının genç bireylerden oluşmasıdır. Yaşlıların cinselliğine yardımcı olmak için gereken ilk adım cinsel
şikâyetin ne olduğunun ve bu sorunun başlamasında ve devam
etmesinde etkili olan faktörlerin araştırılmasıdır. Şikâyet yalnızca
cinsel işlevlerdeki azalma olmayabilir. Yanlış cinsel beklenti veya
azalan cinsel isteği kabullenememe de, yaşlıların problem olarak
nitelediği konulardandır.
Yaşlı erkeklerde en çok görülen şikâyet sertleşme sorunudur. Bu
sorun da diğer cinsel sorunlar gibi hem fizyolojik hem de psikolojik
açıdan ele alınmalıdır. Yaşlı erkeklerin bu sorun karşısında suçluluk,
anksiyete, panik ve/veya yetersizlik hissettiğinin bilinmesi önemlidir.
Sertleşme sorunu birçok sebepten yaşanabilir. Değer verilen bir
eşyanın veya kişinin kaybı, emeklilik, değişen statü gibi başlıklar bu
sebeplere örnek olarak sayılabilir. Bu durumların detaylı bir şekilde
araştırılması gerekir.
Erkeklerde yaş arttıkça cinsel uyarımın ve sertleşmenin
gerçekleşmesi için gereken süre de artar. Sertleşme oranı gençlik
dönemine göre daha azdır. Boşalma için daha fazla uyarı gerekebilir.
Boşalma daha az etkilidir ve meni miktarında azalma görülür. Ancak
orgazm etkisinde belirgin bir azalma olmaz. Ayrıca orgazm olmadan
da zevk alınan birleşmeler olabilir. Boşalma ihtiyacı azalır.
Boşalmadan sonraki yeniden isteme süresi uzar. Bu bazen saatler
hatta günler sürebilir.
Yaşlılar bakıma muhtaç kişilerdir. Bu yüzden yaşlıların cinsel
problemlerinin oluşmasında, yaşlılara bakan kişiler ve yaşlıların
kaldıkları yer etkili rol oynar. Yaşlıların cinselliğiyle ilgili yapılan
araştırmalar, yaşlıların cinsel sorunlarıyla ilgili yapılan araştırmalara
nazaran biraz daha fazladır.
Yaş, tüm sağlık fonksiyonları için olumsuz bir etkendir. Yaşlı
erkeklerde görülen sertleşme sorununda yaş, en önemli faktördür.
Sertleşmeyi etkileyen bazı yaşa bağlı 20 organik hastalıklar; koroner arter hastalıkları, kalp krizi, hipertansiyon, hiperlipidemi,
diyabet, genel damar hastalıkları olarak sayılabilir. Yaşa bağlı
hormon azlığı da önemli faktörlerden biridir. Eş çok önemli bir
faktördür fakat ne yazık ki eşle ilgili yeterli çalışma
bulunmamaktadır.
Yaşlılık dönemi, insanın ikinci kez çocuklaştığı dönemdir. Bu
dönemdeki cinsel sorunlar fizyolojik etmenlerle çok uzaktan
bağlantılı da olabilir. Yaşlandığı için performans anksiyetesi yaşayan
bir erkek, vücut fonsiyonları normal çalışıyor olsa bile sertleşme
sorunuyla karşılaşabilir. Durumu eşiyle konuşmaktan çekineceği için
cinsel birleşmede azalma görülecektir. Tüm bu sertleşme problemi
ve cinsel istek azalmasının sorumlusu olarak, artan yaş görülebilir.
Eşlerden biri fiziksel beceri kaybına uğrarsa, diğer eş ona saygı
duyduğunu göstermek adına cinsellikten kaçınabilir, hatta bu durum
yatak ayırmaya kadar ilerleyebilir. Bu durumun yorumlanması,
tamamen eşlerin önceki cinsel deneyimlerine bağlıdır. Eğer cinsellik,
gençlik dönemlerinde ödül veya ceza yöntemi olarak kullanılmışsa,
eşlerden birinin cinsellikten çekilmesi, diğeri tarafından ceza olarak
algılanacaktır. Fakat cinsellik, çiftler arasında bir bağ olarak
görülürse, bu gibi hastalık durumlarının atlatılması daha kolay
olacaktır.
Cinsel tutumlar, sosyo-ekonomik ve kültürel faktörlerle birlikte cinsel
bilgilerin bir birleşimidir. Yaşlıların eksik veya yanlış cinsel bilgiye
sahip oldukları, araştırmalar sonucu elde ettiğimiz verilerdir. Yaşlılar,
kültürel yapı ve toplumsal önyargı nedeniyle kendi cinsellikleri
hakkında olumsuz düşüncelere sahiptirler. Bu durum da yaşlıların
kendi cinsellikleri konusunda daha tutucu olmalarına sebep olur. Bu
konudaki açıklık ise evli olma durumuna, evlilik var ise eşin
tutumuna, kültürel birikime ve ekonomik rahatlığa bağlıdır. Yaşlanma, kuvvetten düşme, bakıma muhtaç olma gibi durumlar her
insanın korktuğu durumlardır. Alternatifi bulunmayan cinsel güçten
yoksun olma durumu bu gibi endişelerle ilişkilendirilebilir.
Korkularına odaklanan yaşlı, az sayılabilecek bir performans
düşüşünü kendine dert edebilir. Fiziksel olarak sağlıklı bir erkek tüm
dikkatini erotik uyaranlara verebilirken performans kaygısı yaşayan
bir erkek dikkatini erotik olmayan faktörlerde yoğunlaştırabilir.
Bazı erkekler, yaşlanmayla gelen performans kaybına olumsuz
duygusal dönütler vermezken kimi erkekler bunu içinden çıkılmaz
hale sokarlar. Buradaki değişkenler erotofobi ve erotofilidir.
Erotofobi, cinselliğe olumsuz duygusal yanıt vermedir (ansiyete,
pişmanlık, suçluluk gibi). Erotofililer cinselliğe çok ilgi gösterirler.
Fantazileri ve deneyimleri daha sık ve çeşitlidir. Bu farklılıkların
etkileri yaşlanınca kendini daha belirgin şekilde gösterir. Kişi için
cinselliğin anlamı ve önemi, cinsel değişimlerde yaşayacağı
değişikliklere göstereceği tepkilerin belirleyicisidir. Genç bireylerde
cinsel güvenin kriteri ilişki sayısı ve süresi iken, yaşlılarda cinselliğin
kalitesidir. Yaşlı bir erkek, yaşa bağlı sertleşme sorununun doğal olduğunu ya
kabul edecek, ya da bunu tehdit olarak algılayıp agresifleşecektir.
Cinsel aktivitenin yaşla azalsa bile, cinsel doyumun yaşla azalmadığı,
yaşlılara anlatılması gereken bir durumdur. Yaşlının bunu
anlayabilmesinin yolu ise, yaşının getirdiği değişimleri nasıl
algıladığıyla alakalıdırYaşlılarda gözlenen depresyon, anksiyete, daha az rastlanan şizofreni,
kişilik bozuklukları gibi rahatsızlıklar da cinsel performansın
düşmesine yol açabilir. Negatif yöndeki duygular erkeğin odağını
cinsellikten uzaklaştırır. Depresyon sertleşme sorununa, sertleşme
sorunu da depresyona yol açar.
Erkek cinselliğinin kaynağı %95’i testosteron hormonudur. Ayrıca kan
dolaşım sistemi, kemik yapısı ve karaciğer faaliyetlerinde de olumlu
etkileri vardır. Erkeklerde testosteron azalması ile görülen
karakteristik özelliklere hipogonadizm denmektedir.
Çocuklaşan ruh halleriyle yaşlılar, cinselliğin hazzını bir kenara
bırakıp cinselliklerini performans tablosuna dönüştürme eğiliminde
olabilirler. Bu bakımdan cinsel eğitim yalnızca çocuklara ve gençlere
değil yaşlılara da verilmelidir.
Hipogonadizmin başlıca belirtileri olarak karın bölgesinde yağlanma,
cinsel isteksizlik, vücutta güçsüzlük, kemik ağrıları, depresyon,
vücutta kıllanma ve uykusuzluğu sayabiliriz.
Yaşlılıkta ortaya çıkan ve yaşlıların cinsel hayatında değişikliğe sebep
olan hastalıklardan biri diyabettir. Diyabet hastalarında sertleşme
kaybı 3 kat daha fazla görülür. Bu hastalarda sertleşme kaybıyla
birlikte cinsel isteksizlik de gözlenir.
Sertleşme kaybıyla diyabet arasındaki ilişki aşağıdaki şekildedir:
- Sertleşme kaybı genelde diyabet tanısı konduktan on yıl içinde
gerçekleşir.
- Genellikle insüline bağlı diyabette sertleşme kaybı daha genç
yaşlarda gözlenir.
- Sertleşme kaybı, diyabete bağlı sinir kaybından oluşur.
- Diyabetteki damar komplikasyonları hastanın yaşı ile ilişkilidir.
- Diyabetin damar yapısı üzerindeki hasarı şeker seviyesinin anormal
düzeyde seyrettiği zamanlarla orantılıdır.
- Diyabet kontrol altına alındığında sertleşmenin düzeldiği görülür.
-Tüm bu veriler eşliğinde yaşlanmayla beraber görülen
hipogonadizme diyabet eklendiği zaman sertleşme kaybı riski artar.
Tedavide gecikilirse vücut tedaviye direnç oluşturur.
Üriner sinir sistemi rahatsızlıkları da sertleşme kaybına neden olur.
Özellikle kronik böbrek yetmezliği bu hastalıkların başında gelir.
Serebrovasküler hastalıklar, myokardial enfarktüs, hipertansiyon, kan
yağlarının artışı, damar hastalıkları damarların iç çeperinde hasara
yol açar. Bu yüzden sertleşme kaybı görülür. Ayrıca yaşlılığa bağlı
sinir kaybı nedeniyle de sertleşme kaybı yaşanır. Parkinson, bu
hastalıkların başında gelir.
Yaşlılar, gençlerde görülen bazı cinsel sorunlarla karşılaşabilirler.
Bunlar, tedavisi mevcut olan problemlerdir. Buradaki en önemli
nokta, tedavinin amacının yaşlı kişinin talepleri değil, yaşlı kişinin
yaşına uygun yaşayabilme yetilerine sahip olmasıdır. Bu, elbette bir
kayıp veya yenilgi değildir. Yaşlılıkta cinsel davranışların belirleyicisi,
cinsel yaşamın kalitesidir.
Sağlıksız beslenme, hareketsiz yaşam tarzı gibi metabolik
sendromlara sebep olan davranışlar sertleşme kaybının yaşanmasına
sebep olur. Kan şekeri dengesinin bozulması, erken deforme olan kas
sistemi yaşlılık hastalıklarının erken görülmesine yol açabilir.
Sertleşme kaybında kullanılan üç önemli ilaç vardır. Bunlar
Sildenafil, Tadalafil ve Vardanafil'dir. Sildenafil 25, 50, 100; Vardanafil
ve Tadalafil ise 10, 20 mg dozlarda alınabilir. En sık yan etkileri baş
dönmesi ve yüzde sıcak basmasıdır. İlaçlardan verim alabilmek için
cinsel ilişkiden belli bir süre önce kullanmak gereklidir. Ağır
yemeklerle kullanılmamalıdır. İlaçlar yalnızca cinsel uyarı olduğunda
etki gösterecektir. Doktor kontrolünde alındığında neredeyse
tamamen zararsızdır. Yalnızca, eş zamanlı olarak kullanılan ilaçlara
dikkat edilmeli, bu konuda hekim görüşü alınmalıdır. Sertleşme kaybının hem biyolojik hem de psikolojik sebepleri
bulunabilir. Bu yüzden en uygun yaklaşım, hastayla ilgili kapsamlı
veri topladıktan sonra belirlenmelidir. Aksi takdirde hastanın
sağlığında kalıcı hasarlar oluşturulabilir veya hasta boş yere
ümitlendirilebilir.
Düzenli bir ilişkisi veya eşi olan hastalarda cinsel terapi etkili tedavi
yollarından biridir. 1-4 ay arasında sürebilen bir süreçtir. Psikolojik
sebeplerle yaşanan sertleşme kaybının tedavisinde olumlu sonuçlar
vermektedir. Eğer hasta, bilinçdışı çatışmaları yüzünden sertleşme
kaybı yaşıyorsa dinamik yaklaşımlı cinsel terapi uygulamak gerekir.
Tedavi süresi uzayabilir. Hastada kişilik bozukluğu varsa bireysel
terapi alması önerilir.
Prostat büyümesi de sertleşme sorununa yol açabilir. İdrar yaparken
zorlanma, sık sık idrara çıkma ve mesanede rezidüel idrar kalması
şeklinde görülür. 51-60 yaş arası erkeklerde oldukça sık rastlanır.
Çeşitli ilaç tedavileri ve cerrahi müdahaleler, hastalığın tedavi
yöntemleri arasındadır.
Prostatit, tehlikeli prostat hastalıklarındandır. Bakteriyel ve
abakteriyel olmak üzere iki çeşidi bulunur. Tedavisi uzun süren bir
hastalıktır. Sebebi, antibiyotiklerin prostata ulaşamamasıdır. Tedavi
yöntemlerine başlanmadan önce, detaylı araştırılması gerekir.
Tedavisi tatmin edici olmayabilir.
Prostat kanseri prostat bezinin hücrelerinde görülen kötü huylu bir
kanserdir. Erkeklerde en sık rastlanan kanser türüdür. Kesin nedeni
ve tedavi yöntemleri hala araştırılmaktadır. Yağ içeren diyetler,
genetik ve artan yaş, tetikleyicileri arasında sayılabilir.
Diğer bir kanser tipi de mesane kanseridir. Görülme sebebi tam
olarak bilinmemektedir. En sık belirtileri, idrarda kan görülmesidir.
Fakar idrardaki kan yalnızca mesane kanseri anlamına gelmez.
Böbrek kanseri ve testis kanseri de yaşlılıkta görülebilecek kanser
tiplerindendir.
コメント