top of page

YAŞLILIK VE MENOPOZDA CİNSEL YAŞAM

Güncelleme tarihi: 10 Kas 2021


Yaşlılık, kişinin doğum tarihinden itibaren ölçülen yaşın artması sebebiyle vücut fonksiyonlarında yaşanan düşüştür. Biyolojik yaşlılık

ve psikolojik yaşlılık olarak ikiye ayrılır. Biyolojik yaşlılık herkeste

aynıdır fakat psikolojik yaşlılık kişiye özeldir.

Yaşlılık, Dünya Sağlık Örgütü'ne göre üçe ayrılır; orta yaşlılık (45-59

yaş arası), yaşlılık (60-74 yaş arası), ileri yaşlılıktır (75 yaş ve üzeri).

Dünyada ortalama yaşam süresi artmakta, sağlıklı yaşam süresi ise

azalmaktadır. 1900'lü yılların başında insanın ortalama yaşı 49'du.

Kadınlar menopoza girmeden ölüyorlardı.

Günümüzde ise menopoz döneminden sonra ortalama 40 yıl daha

yaşamaktadırlar. Ülkemizde de erkeklerin ortalama ömrü 68'e

çıkmıştır. Kadınların ortalama yaşam süresinin erkeklere oranla beş

yıl daha fazla olduğu bilinmektedir.

Yaşlılıkla birlikte yenilikten korkma (neofobi), çevreye duyulan ilginin

azalması, kişilikte değişmezlik gibi ruhsal değişimler görülür. Sosyal

ilişkilerde seçicilik artar, daha derin ilişkiler kurulmak istenir. Genç ve

sıhhatli bedene özlem duyulduğu için depresyon yaşanır. Bunun nedeni bedensel, sosyal ve zihinsel kayıplardır. Zihinsel

kayıpların başında odaklanma problemi, hatırlamada güçlük,

algılamada zorlanma gelir. Buna karşılık sözel yetide artma, tecrübe

ve iyi karar verme kabiliyeti gelişir.

Yaşlılarda cinsellik konusu son 20-30 yılda daha dikkatli araştırılmaya

başlanmıştır. Cinsellik yalnızca cinsel faaliyetleri değil, tüm cinsel

inançlar ve davranışları kapsar. Buna göre en önemli cinsel organ,

beyindir. Hal bu iken cinsellik için fazlaca yaşlı olmak yalnızca

toplumsal bir algıdır.

Yaşlandıkça cinselliğin kalitesinin azalacağı fikri oldukça yaygındır

fakat bu fikir temelde yanlıştır. Hem fiziksel hem de ruhsal değişim

sebebiyle cinselliğin kalitesi artar. Kadınlarda 40'lı yaşlardan sonra

vajina ıslaklığı artar, orgazm yeteneği artar. Erkeklerde sertleşme

biraz daha uzun sürebilir fakat sert kalma süresinde artış görülür.

Yaşla birlikte gelen özgüven ve empati yeteneği çiftlerin hem daha

fazla zevk almasını hem de daha fazla zevk vermesini sağlar.

Kadınların menopoz döneminden sonra cinsel isteğinin azalacağı

fikri yaygındır fakat menopoz sonrasında görüşülen kadınların

%70'inden fazlası böyle bir isteksizlik bildirmemiştir. Durum

psikolojiktir ve çözümü çok basittir. Yaşlı erkeklerde uyarılma

problemi, genelde psikolojiktir. Kendi vücut değişimine alışamayan

erkekte, tıpkı kadınlarda olduğu gibi olumsuz düşünceler görülür.

Genç erkeklerde sertleşme süresi 15 daha çabuktur fakat yaşlı

erkeklerde sert kalma süresi daha uzundur. Bu yüzden cinselliğin

kalitesini belirleyen kriterin sertleşme süresi olduğunu düşünmek

yanlış olur.

Kadınlarda en verimli cinselliğin otuzlu yaşlarda yaşanacağı inancı

vardır. Hâlbuki yaşı olgunlaşmış kadın kendi vücuduyla barışık

olduğunda daha ihtiraslı birleşme yaşanır. Kadının orgazm kapasitesi

ve arka arkaya orgazm olabilme kabiliyeti yaşla azalmaz. Kadınlar

çoğu kez kırklı yaşlardan sonra orgazmı daha güçlü yaşadıklarını

ifade ederler. Erkekler ise kırklı yaşlarından itibaren orgazmı yalnızca

penis başında değil, tüm bedenlerinde hissederler. Cinsel birleşmenin kalp krizi riskini tetiklediği de yanlış

inançlardandır. Gerçekte, cinsel birleşme ile sabah yataktan

kalkmanın kalp krizi üzerindeki etkileri aynıdır. Cinsel birleşme

esnasında kalp krizi geçirenlerin %70'inin, evlilik dışı birleşme

yüzünden stres yaşadıkları, bu durumun da kalp krizine neden

olduğu saptanmıştır. Kırklı yaşlardaki çiftler, yirmili yaşlara oranla iki kat daha fazla oral

seks yaparlar. Oral seksin gençlere ait olduğu fikri, yalnızca

bedenleriyle barışamayan yaşlı insanların hurafesidir.

Cinsel birleşme tek yolla ve tek şekilde olmak zorunda değildir.

Bazen elle uyarı, oral seks, dokunma, sarılma gibi cinsel faaliyetler

cinsel ilişkiden çok daha zevkli olabilir.

Tam sertleşme ve tam vajinal ıslanma da yaşlılık döneminde takıntı

haline getirilen konulardandır. Tam vajinal ıslanma ve tam sertleşme

cinsel arzuyla eşleştirilmesi gereken konular değildir. Erkek cinsel isteği tüm bedeninde hissedebilir. Kadının vajinal

kuruluğu ise hormon değişiminden kaynaklanır. Jel veya hormon

ilaçları gibi basit müdahalelerle cinsel birleşme sağlanabilir. Erkek

her zaman aynı derecede sertleşemeyebilir. Bu durum erkekte

anksiyete ve depresyona yol açar. Bu anksiyete ve depresyon daha

fazla sertleşme sorununa sebep olur.

Fakat yapılan araştırmalarda elde edilen sonuç, ileri sertleşme

problemlerindeki en büyük etkenin, kullanılan ilaçlar ve geçirilmiş

hastalıklar olduğudur.

Ekonomik durumu ve eğitim durumu yüksek toplumlarda genç ve

üretken olmak önemlidir. Bu yüzden kadınlar kendilerini menopoza

hiçbir zaman hazır hissetmezler. Üreme yetisini kaybeden kadın,

cinsel çekiciliğini de kaybedeceğini düşünür. Düşünmeye odaklı

kadınlar, menopoz döneminden sonra daha da düşüncelere dalarlar.

Hayatlarındaki her şeyi sorgulama eğiliminde olurlar. Genç nüfusa

önem veren toplumlarda menopoz bir ceza olarak algılanır. Kırsal

toplumlarda ise doğurma tehlikesi olmadığı için menopoz,

kadınlarda bir statü niteliğindedir. Kadınlarda menopoz döneminde

majör depresyona rastlanmaz fakat dikkat eksikliği, uyku bozukluğu,

ağlama nöbetleri gibi şikâyetler sıkça görülür. Bunun sebebi kişiliktir.

Östrojen kaybının depresyona yol açtığı bilinmektedir. Fakat

menopoz döneminde sadece östrojen takviyesi yetersizdir. Uygun

antidepresan ve psikoterapi önerilir.

Hormonel değişimler yüzünden cinsel isteksizlik, ağrılı cinsel ilişki ve

vajinal kuruluk gibi belirtiler gözlense de bunlar erotik materyallerle

aşılabilecek problemlerdir. Kalınlaşan deri tabakası, sinir iletiminde

olumsuz etki yaratacağı için ve azalan 16 östrojen hormonu sebebiyle

hoş duygular daha az oluşacağı için kadınlar, dokunulmaktan

kaçabilirler. Vajinal elastikiyetin azalması, vajinal kuruluk, idrar kaçırma korkusu

kadınların cinsellikten uzaklaşmasına sebep olur. Erkeklerde olduğu

gibi kadınlarda da kullanılan ilaçların cinsellik üzerinde olumsuz

etkileri vardır. Menopoz ve postmenopoz döneminde kullanılan

diyabetik ilaçlar cinsel uyarmalarda olumsuz etkiye sebep olurlar.

Antidepresanlar vajinal lubrikasyonu bloke ederler. Diyabetin kendisi

de, getireceği depresyon ve depresyonun tedavisinin de cinsellik

üzerinde olumsuz etkisi olduğu bilinmektedir.

Batı kültüründe menopoz, doğu kültüründe olduğu gibi olgunluk ve

özgürlük anlamına gelmez. Eğer kadının menopozdan önceki cinsel

faaliyetleri iyiyse, menopozdan sonra da bu şekilde devam eder.

Kadınların menopozla ilgili kesinlikle bilinçlendirilmeleri gerekir.

Yaşanan durumun olağanlığı ve cinsel faaliyetlerin devam

edebileceğini bilmek, menopoz döneminde kadının ihtiyacı olan bir

durumdur.

Postmenapozal kadınlarda sarılmak, şefkat görmek, sevilmek temel

ihtiyaçlardandır. Özellikle bu dönemde cinsel faaliyetler, yalnızca

cinsel birleşme olarak görülmemelidir. Menopoz döneminden önce

eşi kalp krizi geçirmiş bir kadına, cinsel birleşme sırasında eşinin risk

altında olmadığı anlatılmalıdır. Hassaslaşan ve derinleşen kadın

rahatlatılmalıdır. Bu konuda sağlık personeli de eğitilmelidir.

Vajinanın östrojen azalmasından dolayı atrofiye uğraması, pelvik

gevşeme, vajinada ıslaklığın azalması, idrar yolları enfeksiyonları,

artrit ve ortopedik sorunlar, hemoroid ve pelvik tümörler, depresyon,

suçluluk gibi sebeplerden dolayı ağrılı cinsel ilişkiler yaşanabilir.

Kronik hastalıklar, ilaçlar, tacize uğramış olmak, eşteki cinsel işlev

bozukluk gibi durumlar da cinsel isteksizliğe sebep olabilmektedir.

Yaşlı kadınların orgazm problemini yaratan başlıca etmenler

yeterince uyarılamama, dini inançlar, cinselliğe bakış, anksiyete,

depresyon ve daha önceki cinsel yaşamın kalitesidir. Yaşlı kadınların büyük kısmı cinsel davranışlardan hoşlanmaktadırlar.

Cinsel yönden aktif kadınların daha az vajinal atrofi yaşadıkları, cinsel

istek düzeylerinin daha yüksek olduğu ve cinsel doyuma daha fazla

ulaştıkları bilinmektedir.

Yaşlılarda cinsellikte en önemli faktör her iki eşin de sağlık

durumudur. Boşanma durumu, dul kalma, kaybedilen eşten sonraki

ilişkide yaşanan suçluluk duygusu, kadınların cinsellikten

uzaklaşmasına sebep olan durumlardandır. Ameliyatların da

kadınları cinsellikten soğuttuğu bilinmektedir. Özellikle memeye

yapılan cerrahi müdahaleden sonra kadınların cinsellikten soğuduğu

gözlenmiştir.

Psikoloji, cinsel isteği doğrudan etkiler. Kimi toplumlarda belli bir

yaştan sonra cinsel isteğin devam etmesi hoş karşılanmaz. Eş

kaybından sonra hala cinsel istek duyan kadınlarda suçluluk duygusu

yaşanabilir. Değişen bedene bağlı ansiyete yaşanabilir. Bu gibi

psikolojik durumlar kadınların cinsellikten uzaklaşmasına sebep

olabilir. Vajinal kuruluk, vajinal atrofi, uyarılma kaybı, cinsel istek kaybı gibi

hormonel değişiklikler yaşanır. Fakat bunlarla baş etme yolları

mevcuttur. Bazı kadınlar doğru ve yeterli uyarıldığında kuruluğun

neredeyse hiç yaşanmadığı gözlenmiştir. Jeller ve 17 suda çözülen

kayganlaştırıcılar, daha sık cinsel aktivite, beslenmeye soya ürünleri

ile devam etme, bol su tüketme, doğal östrojen takviyesiyle kuruluk

aşılabilir.

HRT'nin kadınlar üzerinde olumlu etkileri bulunmaktadır. Menopoz

döneminde kadın, gece terlemeleri ve sıcak basmaları yüzünden

kendini çekici hissetmeyebilir. HRT takviyesi doğal vajinal ıslanmaya

yardımcı olur, vajinanın daha elastik olmasını sağlar. Uyarılma ve

duyarlılık artar. Ayrıca kadınlara östrojen replasman tedavisinde çok

düşük doz testosteron ilave edildiğinde, yalnızca östrojenden çok

daha olumlu sonuçlar alındığı gözlenmiştir. Beklenmeyen yan etkiler

arasında seste kalınlaşma, akneler, yüzden kıllanma, ciltte yağlanma

sayılabilir. Ayrıca klitoral hassasiyet yaşanabilir.

Cinsellik sadece cinsel organların tekelinde değildir. Cinsellik tüm

vücuda ait bir eylemdir. Yaşlılara bu konuda destek olmak gereklidir

çünkü onlar, kaybettiklerini düşündükleri cinselliği kendilerinden,

hayatlarından bir parça olarak görmeyi reddetmektedirler. Bu

yüzden toplumun onlara yüklediği acıyı çekmektedirler. Rahat soru

soramamaktadırlar. Gençlerin cinselliğine gösterilen ilgi onlarınkine

gösterilmediğinden, kendilerini itilmiş ve önemsiz hissederler.

Her insan, her yaşta cinselliği yaşar. Değişen tek şey, bedenleri değil,

cinselliği yaşayışlarıdır. Gençken ateşli geçen bir sevişmenin yerini,

yaşlılıkta uzun süren bir kucaklaşma alabilir; fakat yaşlılıkta da çok

ateşli bir birleşme yaşanabilir. Tüm bunlar çiftin kendilerini ve

birbirlerini kabul etmesiyle alakalıdır.

İstek kaybı yaşandığında ise östrojen seviyesinden önce çift terapisi

önerilir. Problem östrojen eksikliğinden kaynaklanıyorsa hormon

takviyesiyle problem aşılabilir. Psikolojik açıdan kadın erkek arasında belirgin bir fark olmamasına

rağmen toplumsal açıdan kadınlar daha kısıtlanmışlardır. Özellikle

söz konusu cinsellik olduğunda kadınlar kapalı duvarların ardında

gibidir. Cinsellikten söz etmeleri uygunsuzdur. Bu gibi durumlarda

evlilik bir çıkar yol gibi görünse de yeni problemler başlar. Vajinismus

yaşanabilir, aldatmalar yaşanabilir. Bunların hepsi cinsellikle ilgili

toplumsal tabuların yarattığı travmatik sonuçlardır.

Menopoz, kadınlarda yumurtalık faaliyetlerinin sonlanması sonucu

adet görmeme halidir. Kadın, son bir yıldır adet görmemişse,

gördüğü son adete menopoz denir. Yumurtalıktaki follikül

kaynağının tükenmesidir. Yumurtalıklarda artık östrojen

yapılamaması, hormonun etkili olduğu sistemlerde eksiklik

sendromuna yol açabilir. Vücudun üst yarısı, kollar ve yüzde ani ateş

basması ve ardından terleme olarak görülen karakteristik belirtileri

mevcuttur. Nöbetler esnasında damar genişlemesi yaşandığından

yüzde kızarıklık görülebilir. Östrojen ve androjen azalmasına bağlı

psikolojik etkilerin yanında uykusuzluk, depresyon, anksiyete görülür.

Bu dönemde de cinsel ilişki yaşanır fakat uyarılmadaki azalma,

isteksizlik, sonrasında hayal kırıklığına sebep olabilir. Östrojen

düzeyindeki azalma kemiklerde zayıflamaya sebep olabilir. Menopozda yalnızca cinsel organlarda değişimler olmaz. Tüm

vücutta belirgin değişmeler gözlenir. Bu dönemde ortaya çıkan pek

çok belirti, kadını çok ciddi şekilde etkileyebilmektedir. Ateş

basmaları ve terleme gibi vazomotor belirtiler, uyku bozuklukları,

anksiyete ve depresyon, konsantrasyon bozuklukları, kendini yorgun

18 hissetme, vajinal kuruluk ve cinsel istekte azalma gibi seksüel

sorunlar, idrar problemleri, istem dışı idrar kaçırmak, ağız, diş, saç,

tırnak, deri, göz gibi çok değişik organda ortaya çıkan sorunlar

bunların başlıcalarıdır.

Kadın ömrünün ortalama 40 senesinin menopozla geçtiğini

düşünürsek, bu dönemde kadınlara sağlıklı yaşam kalitesi sunmak

oldukça önemlidir. Hormon tedavisinin sağlıklı yaşam kalitesinde

belirgin bir artış sağladığı gözlenmiştir. Hormon tedavisinde

kullanılan ilaçlar ağız yoluyla, deri altı yoluyla, doğrudan deri yoluyla

ve vajinal yolla alınabilir.





Comments


Yazı: Blog2_Post

Yusuf ÜÇBAŞ

Abonelik Formu

Gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!

MEŞRUTİYET CADDESİ KONUR SOKAK 24/14 ÇANKAYA/ANKARA

+905516384897

+903124251323

  • Google Places
  • YouTube
  • Instagram
  • Instagram
bottom of page