YAŞLILIK VE MENOPOZDA CİNSEL YAŞAM
- yusufucbas
- 6 Kas 2021
- 5 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 10 Kas 2021

Yaşlılık, kişinin doğum tarihinden itibaren ölçülen yaşın artması sebebiyle vücut fonksiyonlarında yaşanan düşüştür. Biyolojik yaşlılık
ve psikolojik yaşlılık olarak ikiye ayrılır. Biyolojik yaşlılık herkeste
aynıdır fakat psikolojik yaşlılık kişiye özeldir.
Yaşlılık, Dünya Sağlık Örgütü'ne göre üçe ayrılır; orta yaşlılık (45-59
yaş arası), yaşlılık (60-74 yaş arası), ileri yaşlılıktır (75 yaş ve üzeri).
Dünyada ortalama yaşam süresi artmakta, sağlıklı yaşam süresi ise
azalmaktadır. 1900'lü yılların başında insanın ortalama yaşı 49'du.
Kadınlar menopoza girmeden ölüyorlardı.
Günümüzde ise menopoz döneminden sonra ortalama 40 yıl daha
yaşamaktadırlar. Ülkemizde de erkeklerin ortalama ömrü 68'e
çıkmıştır. Kadınların ortalama yaşam süresinin erkeklere oranla beş
yıl daha fazla olduğu bilinmektedir.
Yaşlılıkla birlikte yenilikten korkma (neofobi), çevreye duyulan ilginin
azalması, kişilikte değişmezlik gibi ruhsal değişimler görülür. Sosyal
ilişkilerde seçicilik artar, daha derin ilişkiler kurulmak istenir. Genç ve
sıhhatli bedene özlem duyulduğu için depresyon yaşanır. Bunun nedeni bedensel, sosyal ve zihinsel kayıplardır. Zihinsel
kayıpların başında odaklanma problemi, hatırlamada güçlük,
algılamada zorlanma gelir. Buna karşılık sözel yetide artma, tecrübe
ve iyi karar verme kabiliyeti gelişir.
Yaşlılarda cinsellik konusu son 20-30 yılda daha dikkatli araştırılmaya
başlanmıştır. Cinsellik yalnızca cinsel faaliyetleri değil, tüm cinsel
inançlar ve davranışları kapsar. Buna göre en önemli cinsel organ,
beyindir. Hal bu iken cinsellik için fazlaca yaşlı olmak yalnızca
toplumsal bir algıdır.
Yaşlandıkça cinselliğin kalitesinin azalacağı fikri oldukça yaygındır
fakat bu fikir temelde yanlıştır. Hem fiziksel hem de ruhsal değişim
sebebiyle cinselliğin kalitesi artar. Kadınlarda 40'lı yaşlardan sonra
vajina ıslaklığı artar, orgazm yeteneği artar. Erkeklerde sertleşme
biraz daha uzun sürebilir fakat sert kalma süresinde artış görülür.
Yaşla birlikte gelen özgüven ve empati yeteneği çiftlerin hem daha
fazla zevk almasını hem de daha fazla zevk vermesini sağlar.
Kadınların menopoz döneminden sonra cinsel isteğinin azalacağı
fikri yaygındır fakat menopoz sonrasında görüşülen kadınların
%70'inden fazlası böyle bir isteksizlik bildirmemiştir. Durum
psikolojiktir ve çözümü çok basittir. Yaşlı erkeklerde uyarılma
problemi, genelde psikolojiktir. Kendi vücut değişimine alışamayan
erkekte, tıpkı kadınlarda olduğu gibi olumsuz düşünceler görülür.
Genç erkeklerde sertleşme süresi 15 daha çabuktur fakat yaşlı
erkeklerde sert kalma süresi daha uzundur. Bu yüzden cinselliğin
kalitesini belirleyen kriterin sertleşme süresi olduğunu düşünmek
yanlış olur.
Kadınlarda en verimli cinselliğin otuzlu yaşlarda yaşanacağı inancı
vardır. Hâlbuki yaşı olgunlaşmış kadın kendi vücuduyla barışık
olduğunda daha ihtiraslı birleşme yaşanır. Kadının orgazm kapasitesi
ve arka arkaya orgazm olabilme kabiliyeti yaşla azalmaz. Kadınlar
çoğu kez kırklı yaşlardan sonra orgazmı daha güçlü yaşadıklarını
ifade ederler. Erkekler ise kırklı yaşlarından itibaren orgazmı yalnızca
penis başında değil, tüm bedenlerinde hissederler. Cinsel birleşmenin kalp krizi riskini tetiklediği de yanlış
inançlardandır. Gerçekte, cinsel birleşme ile sabah yataktan
kalkmanın kalp krizi üzerindeki etkileri aynıdır. Cinsel birleşme
esnasında kalp krizi geçirenlerin %70'inin, evlilik dışı birleşme
yüzünden stres yaşadıkları, bu durumun da kalp krizine neden
olduğu saptanmıştır. Kırklı yaşlardaki çiftler, yirmili yaşlara oranla iki kat daha fazla oral
seks yaparlar. Oral seksin gençlere ait olduğu fikri, yalnızca
bedenleriyle barışamayan yaşlı insanların hurafesidir.
Cinsel birleşme tek yolla ve tek şekilde olmak zorunda değildir.
Bazen elle uyarı, oral seks, dokunma, sarılma gibi cinsel faaliyetler
cinsel ilişkiden çok daha zevkli olabilir.
Tam sertleşme ve tam vajinal ıslanma da yaşlılık döneminde takıntı
haline getirilen konulardandır. Tam vajinal ıslanma ve tam sertleşme
cinsel arzuyla eşleştirilmesi gereken konular değildir. Erkek cinsel isteği tüm bedeninde hissedebilir. Kadının vajinal
kuruluğu ise hormon değişiminden kaynaklanır. Jel veya hormon
ilaçları gibi basit müdahalelerle cinsel birleşme sağlanabilir. Erkek
her zaman aynı derecede sertleşemeyebilir. Bu durum erkekte
anksiyete ve depresyona yol açar. Bu anksiyete ve depresyon daha
fazla sertleşme sorununa sebep olur.
Fakat yapılan araştırmalarda elde edilen sonuç, ileri sertleşme
problemlerindeki en büyük etkenin, kullanılan ilaçlar ve geçirilmiş
hastalıklar olduğudur.
Ekonomik durumu ve eğitim durumu yüksek toplumlarda genç ve
üretken olmak önemlidir. Bu yüzden kadınlar kendilerini menopoza
hiçbir zaman hazır hissetmezler. Üreme yetisini kaybeden kadın,
cinsel çekiciliğini de kaybedeceğini düşünür. Düşünmeye odaklı
kadınlar, menopoz döneminden sonra daha da düşüncelere dalarlar.
Hayatlarındaki her şeyi sorgulama eğiliminde olurlar. Genç nüfusa
önem veren toplumlarda menopoz bir ceza olarak algılanır. Kırsal
toplumlarda ise doğurma tehlikesi olmadığı için menopoz,
kadınlarda bir statü niteliğindedir. Kadınlarda menopoz döneminde
majör depresyona rastlanmaz fakat dikkat eksikliği, uyku bozukluğu,
ağlama nöbetleri gibi şikâyetler sıkça görülür. Bunun sebebi kişiliktir.
Östrojen kaybının depresyona yol açtığı bilinmektedir. Fakat
menopoz döneminde sadece östrojen takviyesi yetersizdir. Uygun
antidepresan ve psikoterapi önerilir.
Hormonel değişimler yüzünden cinsel isteksizlik, ağrılı cinsel ilişki ve
vajinal kuruluk gibi belirtiler gözlense de bunlar erotik materyallerle
aşılabilecek problemlerdir. Kalınlaşan deri tabakası, sinir iletiminde
olumsuz etki yaratacağı için ve azalan 16 östrojen hormonu sebebiyle
hoş duygular daha az oluşacağı için kadınlar, dokunulmaktan
kaçabilirler. Vajinal elastikiyetin azalması, vajinal kuruluk, idrar kaçırma korkusu
kadınların cinsellikten uzaklaşmasına sebep olur. Erkeklerde olduğu
gibi kadınlarda da kullanılan ilaçların cinsellik üzerinde olumsuz
etkileri vardır. Menopoz ve postmenopoz döneminde kullanılan
diyabetik ilaçlar cinsel uyarmalarda olumsuz etkiye sebep olurlar.
Antidepresanlar vajinal lubrikasyonu bloke ederler. Diyabetin kendisi
de, getireceği depresyon ve depresyonun tedavisinin de cinsellik
üzerinde olumsuz etkisi olduğu bilinmektedir.
Batı kültüründe menopoz, doğu kültüründe olduğu gibi olgunluk ve
özgürlük anlamına gelmez. Eğer kadının menopozdan önceki cinsel
faaliyetleri iyiyse, menopozdan sonra da bu şekilde devam eder.
Kadınların menopozla ilgili kesinlikle bilinçlendirilmeleri gerekir.
Yaşanan durumun olağanlığı ve cinsel faaliyetlerin devam
edebileceğini bilmek, menopoz döneminde kadının ihtiyacı olan bir
durumdur.
Postmenapozal kadınlarda sarılmak, şefkat görmek, sevilmek temel
ihtiyaçlardandır. Özellikle bu dönemde cinsel faaliyetler, yalnızca
cinsel birleşme olarak görülmemelidir. Menopoz döneminden önce
eşi kalp krizi geçirmiş bir kadına, cinsel birleşme sırasında eşinin risk
altında olmadığı anlatılmalıdır. Hassaslaşan ve derinleşen kadın
rahatlatılmalıdır. Bu konuda sağlık personeli de eğitilmelidir.
Vajinanın östrojen azalmasından dolayı atrofiye uğraması, pelvik
gevşeme, vajinada ıslaklığın azalması, idrar yolları enfeksiyonları,
artrit ve ortopedik sorunlar, hemoroid ve pelvik tümörler, depresyon,
suçluluk gibi sebeplerden dolayı ağrılı cinsel ilişkiler yaşanabilir.
Kronik hastalıklar, ilaçlar, tacize uğramış olmak, eşteki cinsel işlev
bozukluk gibi durumlar da cinsel isteksizliğe sebep olabilmektedir.
Yaşlı kadınların orgazm problemini yaratan başlıca etmenler
yeterince uyarılamama, dini inançlar, cinselliğe bakış, anksiyete,
depresyon ve daha önceki cinsel yaşamın kalitesidir. Yaşlı kadınların büyük kısmı cinsel davranışlardan hoşlanmaktadırlar.
Cinsel yönden aktif kadınların daha az vajinal atrofi yaşadıkları, cinsel
istek düzeylerinin daha yüksek olduğu ve cinsel doyuma daha fazla
ulaştıkları bilinmektedir.
Yaşlılarda cinsellikte en önemli faktör her iki eşin de sağlık
durumudur. Boşanma durumu, dul kalma, kaybedilen eşten sonraki
ilişkide yaşanan suçluluk duygusu, kadınların cinsellikten
uzaklaşmasına sebep olan durumlardandır. Ameliyatların da
kadınları cinsellikten soğuttuğu bilinmektedir. Özellikle memeye
yapılan cerrahi müdahaleden sonra kadınların cinsellikten soğuduğu
gözlenmiştir.
Psikoloji, cinsel isteği doğrudan etkiler. Kimi toplumlarda belli bir
yaştan sonra cinsel isteğin devam etmesi hoş karşılanmaz. Eş
kaybından sonra hala cinsel istek duyan kadınlarda suçluluk duygusu
yaşanabilir. Değişen bedene bağlı ansiyete yaşanabilir. Bu gibi
psikolojik durumlar kadınların cinsellikten uzaklaşmasına sebep
olabilir. Vajinal kuruluk, vajinal atrofi, uyarılma kaybı, cinsel istek kaybı gibi
hormonel değişiklikler yaşanır. Fakat bunlarla baş etme yolları
mevcuttur. Bazı kadınlar doğru ve yeterli uyarıldığında kuruluğun
neredeyse hiç yaşanmadığı gözlenmiştir. Jeller ve 17 suda çözülen
kayganlaştırıcılar, daha sık cinsel aktivite, beslenmeye soya ürünleri
ile devam etme, bol su tüketme, doğal östrojen takviyesiyle kuruluk
aşılabilir.
HRT'nin kadınlar üzerinde olumlu etkileri bulunmaktadır. Menopoz
döneminde kadın, gece terlemeleri ve sıcak basmaları yüzünden
kendini çekici hissetmeyebilir. HRT takviyesi doğal vajinal ıslanmaya
yardımcı olur, vajinanın daha elastik olmasını sağlar. Uyarılma ve
duyarlılık artar. Ayrıca kadınlara östrojen replasman tedavisinde çok
düşük doz testosteron ilave edildiğinde, yalnızca östrojenden çok
daha olumlu sonuçlar alındığı gözlenmiştir. Beklenmeyen yan etkiler
arasında seste kalınlaşma, akneler, yüzden kıllanma, ciltte yağlanma
sayılabilir. Ayrıca klitoral hassasiyet yaşanabilir.
Cinsellik sadece cinsel organların tekelinde değildir. Cinsellik tüm
vücuda ait bir eylemdir. Yaşlılara bu konuda destek olmak gereklidir
çünkü onlar, kaybettiklerini düşündükleri cinselliği kendilerinden,
hayatlarından bir parça olarak görmeyi reddetmektedirler. Bu
yüzden toplumun onlara yüklediği acıyı çekmektedirler. Rahat soru
soramamaktadırlar. Gençlerin cinselliğine gösterilen ilgi onlarınkine
gösterilmediğinden, kendilerini itilmiş ve önemsiz hissederler.
Her insan, her yaşta cinselliği yaşar. Değişen tek şey, bedenleri değil,
cinselliği yaşayışlarıdır. Gençken ateşli geçen bir sevişmenin yerini,
yaşlılıkta uzun süren bir kucaklaşma alabilir; fakat yaşlılıkta da çok
ateşli bir birleşme yaşanabilir. Tüm bunlar çiftin kendilerini ve
birbirlerini kabul etmesiyle alakalıdır.
İstek kaybı yaşandığında ise östrojen seviyesinden önce çift terapisi
önerilir. Problem östrojen eksikliğinden kaynaklanıyorsa hormon
takviyesiyle problem aşılabilir. Psikolojik açıdan kadın erkek arasında belirgin bir fark olmamasına
rağmen toplumsal açıdan kadınlar daha kısıtlanmışlardır. Özellikle
söz konusu cinsellik olduğunda kadınlar kapalı duvarların ardında
gibidir. Cinsellikten söz etmeleri uygunsuzdur. Bu gibi durumlarda
evlilik bir çıkar yol gibi görünse de yeni problemler başlar. Vajinismus
yaşanabilir, aldatmalar yaşanabilir. Bunların hepsi cinsellikle ilgili
toplumsal tabuların yarattığı travmatik sonuçlardır.
Menopoz, kadınlarda yumurtalık faaliyetlerinin sonlanması sonucu
adet görmeme halidir. Kadın, son bir yıldır adet görmemişse,
gördüğü son adete menopoz denir. Yumurtalıktaki follikül
kaynağının tükenmesidir. Yumurtalıklarda artık östrojen
yapılamaması, hormonun etkili olduğu sistemlerde eksiklik
sendromuna yol açabilir. Vücudun üst yarısı, kollar ve yüzde ani ateş
basması ve ardından terleme olarak görülen karakteristik belirtileri
mevcuttur. Nöbetler esnasında damar genişlemesi yaşandığından
yüzde kızarıklık görülebilir. Östrojen ve androjen azalmasına bağlı
psikolojik etkilerin yanında uykusuzluk, depresyon, anksiyete görülür.
Bu dönemde de cinsel ilişki yaşanır fakat uyarılmadaki azalma,
isteksizlik, sonrasında hayal kırıklığına sebep olabilir. Östrojen
düzeyindeki azalma kemiklerde zayıflamaya sebep olabilir. Menopozda yalnızca cinsel organlarda değişimler olmaz. Tüm
vücutta belirgin değişmeler gözlenir. Bu dönemde ortaya çıkan pek
çok belirti, kadını çok ciddi şekilde etkileyebilmektedir. Ateş
basmaları ve terleme gibi vazomotor belirtiler, uyku bozuklukları,
anksiyete ve depresyon, konsantrasyon bozuklukları, kendini yorgun
18 hissetme, vajinal kuruluk ve cinsel istekte azalma gibi seksüel
sorunlar, idrar problemleri, istem dışı idrar kaçırmak, ağız, diş, saç,
tırnak, deri, göz gibi çok değişik organda ortaya çıkan sorunlar
bunların başlıcalarıdır.
Kadın ömrünün ortalama 40 senesinin menopozla geçtiğini
düşünürsek, bu dönemde kadınlara sağlıklı yaşam kalitesi sunmak
oldukça önemlidir. Hormon tedavisinin sağlıklı yaşam kalitesinde
belirgin bir artış sağladığı gözlenmiştir. Hormon tedavisinde
kullanılan ilaçlar ağız yoluyla, deri altı yoluyla, doğrudan deri yoluyla
ve vajinal yolla alınabilir.
Comments